|
Tweet |
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat Dalı tarafından ‘5. Uluslararası Piyano Günleri’ düzenlendi. Kapanış konserinde, Türk müziğinin yaşayan efsanelerinden biri olan keman virtüözü Prof. Dr. Cihat Aşkın yer aldı. Salonun sıcak atmosferi ve Aşkın’ın içtenliğiyle sanatın insan ruhuna dokunan derin gücü, izleyicilere unutulmaz bir an yaşattı.
"Ailemin desteği müzik yolculuğumda çok önemliydi"
Ünlü virtüöz, kökleri Anadolu’nun ezgilerine uzanan bir müzik yolculuğunun hikâyesini, bireyin iç dünyasından toplumun kültürel hafızasına uzanan etkilerini anlattı. Kendisini kemana ve müziğe yönlendiren en güçlü etkene değinerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Cihat Aşkın, "Kendi sevgim ve isteğim, beni müziğe genç yaşta yönlendiren en önemli etkendi. Müziği küçük yaşlarımdan itibaren içimde kuvvetli bir sevgi olarak hissettim. Elbette ailemin desteği de bu süreçte büyük bir rol oynadı" dedi.
"Anadolu, iki dünyanın doğal birleşim noktasıdır"
Prof. Dr. Aşkın, Anadolu’nun melodilerini klasik müzikle buluşturarak kendisine özgü bir tarz oluşturma fikrinin nasıl ortaya çıktığı ve ne anlam ifade ettiğiyle ilgili soruya, "Gerek halk müziği gerek klasik Türk müziği, gerekse halkın içinde yaşayan herhangi bir kültürel unsur benim için son derece değerlidir. Tıpkı Batı’daki sanatçıların kendi eserlerinde yerel kaynaklardan yararlanmaları gibi, ben de bu öğeleri eserlerimde özgürce kullanıyorum. Ancak ‘sentez’ kelimesine çok katılmıyorum. Çünkü sentez, 2 zıt unsuru yapay bir şekilde birleştirmek anlamına gelir. Oysa ben, bu coğrafyada doğu ve batının zaten doğal bir bütünlük içinde var olduğuna inanıyorum. Jeopolitik konumumuz gereği Türkiye hem doğunun hem batının birleştiği noktada yer alıyor ve bu da dünyayı etkileyen büyük bir kültürel zenginlik oluşturuyor. Yeni dünya kültürü, doğum yerini Anadolu toprakları üzerinde konumlandırmıştır. Eski dünya kültürüne baktığımızda da Mezopotamya uygarlıklarının temellerini Anadolu kültürü ve toprakları üzerine kurduklarını görürüz. Dolayısıyla biz, bu coğrafyada her türlü zengin kültürün içinde yaşıyoruz. Bu nedenle içine doğduğumuz topraklar bize bir sentez değil, 2 dünyanın da doğal bir bütünlük içinde oluşumunu sunuyor. Ben buna ‘kök zaman’ diyorum. Bu kültür içinde doğan herkesin, bu zenginliği işleyebilme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum" diye cevap verdi.
"Sanat, bireyin bakış açısını değiştirir"
Sözlerinin devamında sanatın ve müziğin gençlerin dünyaya bakışını nasıl değiştirebileceği hakkında konuşan Prof. Dr. Aşkın, şunları söyledi:
"Sanat, insanın kişisel gelişimini olumlu yönde etkileyen bireysel düzeyde başlar. Çünkü sanat, insanın bakış açısını değiştirir. Bir insanın bakışı değiştiğinde bu, önce kendisine, ardından yakın çevresine ve zamanla geniş topluluklara yansır. Sanatla etkileşen bireyler ortak bir kültürü, dili, geleneği ve göreneği paylaştıkları için sanatın etkisi toplumsal hafızada da olumlu gelişmelere yol açar. Eğer sanat olmasaydı, insanlar ve toplumlar kendilerini farklı yollarla ifade ederdi. Ancak özellikle günümüz gençliğinin zararlı alışkanlıklardan uzak durabilmesi, doğaya ve insana sevgiyle yaklaşabilmesi için sanatın kazandırdığı bakış açısına büyük ihtiyaç vardır. Sanatla, sporla ve bilimle uğraşan bir gençlik; ileriki yaşamında hem kendisine hem ailesine hem de toplumuna önemli katkılar sağlayan bireyler hâline gelir."
"Halk kültürü mutlaka yaşatılmalı"
En sevdiği türkülerden birisi olarak işaret ettiği ‘Bahçada Yeşil Çınar’ isimli parçanın kendisi için ne anlam ifade ettiğiyle ilgili değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Cihat Aşkın, "Bu eseri, Diyarbakır’daki bir konserimde seslendirmiştim. Anadolu türkülerinin hepsini çok severim; her biri kültürümüzün birer yansımasıdır. Binlerce yıllık kültürün damıtılarak günümüze ulaşması son derece kıymetlidir. Bu yüzden her konserde mutlaka bir türküyü seslendiririm. Halk kültürü mutlaka yaşatılmalıdır. Türkülerimizi hem otantik biçimleriyle hem de farklı sanatçıların özgün yorumlarıyla yaşatabilmeliyiz diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"CAKA projesi ile genç müzisyenlere ilham veriyoruz"
Yakın zamandaki projeleri hususunda bilgi paylaşan Prof. Dr. Aşkın, "İlk sıralarda Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA) projesinin yer aldığı pek çok projem var. Bu proje, özellikle küçük müzik öğrencileri açısından büyük önem taşıyor. Her yaz ve kış, Türkiye’nin farklı üniversitelerinde kamplar düzenliyoruz. Bunun yanı sıra hem Türkiye’de hem de dünyanın farklı bölgelerinde konser projelerimiz devam ediyor. Ayrıca kayıt çalışmaları da gündemimde, ocak veya şubat aylarında bu kayıtların tamamlanmasını planlıyorum" şeklinde konuştu.
"Sanat sevgisi olmadan bu yük taşınamaz"
Anadolu Üniversitesi’nde eğitim alan genç sanatçı adaylarına da tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Aşkın, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Sanat yolculuğuna başlayan öğrenciler bu yola büyük bir sevgiyle adım atıyorlar. Çünkü içlerinde o sevgi olmasa bu yükümlülüğü taşıyamazlar. Ancak bu sevginin bilimle beslenmesi ve gelişmesi gerekir. Bu da ancak iyi bir eğitim ve doğru rehberlerle mümkündür. Anadolu Üniversitesi bu anlamda Türkiye’nin en önde gelen kurumlarından biridir. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kurulduğu yıllardan beri ilgiyle takip ediyorum. Üniversite, Türkiye’ye yeni bir nefes ve gelişim çizgisi kazandırmıştır; yetiştirdiği dünya çapındaki sanatçılar bunun göstergesidir. Anadolu Üniversitesi’nin yalnızca müzisyen yetiştirmekle kalmayıp, sanatı ve müziği toplumun geniş kesimlerine ulaştırma konusunda da öncü bir rol üstlendiğini düşünüyorum. Bu vesileyle Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel başta olmak üzere, Anadolu Üniversitesi’nin tüm çalışanlarını ve öğretim üyelerini kutluyorum. Öğrencilerin gelecekte de en iyi yerlerde bayrağımızı dalgalandıracaklarına inanıyorum."