Eskişehir'de yıllar önce kurdukları hobi bahçelerini yıkıp alanın eski haline getirilmeleri aksi takdirde her türlü yasal ve mali yaptırımla karşı karşıya kalacakları uyarısı alan hobi bahçeleri sahipleri büyük bir miting gerçekleştirdiler. Kent Tarım Bahçecileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Zekeriya Çallı burada uzunca bir konuşma yaptı. İşte Çallı'nın yaptığı konuşmanın tam metni:

"Ben Kent Tarım Bahçecileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Zekeriya ÇALLI. Bugün burada bir adaletsizliğe dikkat çekmek için bulunuyoruz. Bu ilk değil, son da olmayacak. Bundan sonraki toplantımız Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi Önünde olacaktır.

          Türkiye Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı başta olmak üzere ülkemdeki iktidar muhalefet ayırt etmeksizin tüm siyasi partiler ve tüm bürokratlara sesleniyorum.

Siz ya da emriniz altındaki binlerce bürokrat veya çalışan lütfedip gelip te bahçelerimizde ayrıntılı bir inceleme mi yaptınız? Hobi bahçelerimizin ülkemiz ve insanımız için faydalı mı – zararlı mı olduğunu anlamak için bir “Hobi Bahçeleri İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu” mu kurdunuz?

          Tabii ki hayır!

          Yoksa “Ben böyle düşünüyorum, kimseye sormam, danışmam, yıkar geçerim” mantığında mısınız? Ülke çapında uygulamaya koyduğunuz yıkım ve zulüm aygıtlarının emekli, işçi ve dar gelirli vatandaşlar başta olmak üzere kaç milyon ülkem insanının canını yaktığının farkında mısınız?

          Değilsiniz değil mi?

          Gazze’de canlarından olan, evleri yıkılan insanlardan kat kat daha fazla olduğumuz konusunda en ufak bir bilginiz var mı?

          Yok değil mi?

          Dünya üzerinde hobi bahçelerine yasal statü kazandırmak üzere Avrupa Ülkeleri dahil, 104 ülkenin onlarca yıl önce yaptığı yasal düzenlemeleri ve gerekçelerini hiç merak ettiniz mi?

          Etmediniz değil mi?

          Elektriğimizi, suyumuzu kestiniz. Bahçelerimizdeki milyonlarca tavuğumuzun, hindimizin, güvercinimizin, köpeğimizin aç kalmasının ve hatta ölümlerine sebep olacağınızın farkında mısınız?

          Değilsiniz değil mi?

          Bin bir emekle ekip diktiğimiz bahçelerimizdeki sebze ve meyvelerimizin ölümüne sebep oluyorsunuz, rızkımızla oynuyorsunuz! Farkında değil misiniz?

          Değilsiniz değil mi?

          2006 yılında çıkardığınız Tohum Islah Yasası nedeniyle yok olmaya yüz tutan, ancak yıllardır bin bir güçlükle edindiğimiz Ata Tohumlarımız, biz onları toprakla buluşturmazsak yine ve kesin olarak yok olacaklar. Farkında mısınız?

          Değilsiniz değil mi?

          Yıkmaya çalıştığınız o mütevazı yapılarda başını sokacak başka bir evi ve imkanı olmayan kaç milyon dar gelirli vatandaşımızın ikamet ettiğinin araştırmasını yaptırdınız mı?

          Yaptırmadınız değil mi?

          Ülkelerin gıda bağımsızlıklarının en az savunma sanayi ve de enerji bağımsızlıkları kadar önemli bir milli güvenlik sorunu olduğunu biliyor muydunuz?

          Bilmiyordunuz değil mi?

          Son yıllarda ülkemiz dahil bütün dünya ülkelerinin tohum ve perakende sektörü, gıda kartelleri ve zincir marketlerinin eline geçti. Bu durumun çok tehlikeli olduğunu, pandemi, savaş ve doğal afet zamanlarında pekala piyasaların aleyhimize maniple edilebileceğini hiç düşündünüz mü?

          Düşünmediniz değil mi?

          Hobi bahçelerine dönüşen tarım arazilerimizin tarımsal üretim konusundaki işlevselliklerinin bozulmadığı ve hatta dönüşüm sonrası tarımsal üretim miktarlarının kat kat arttığı gerçeğini hiç gözlemlediniz mi?

          Gözlemlemediniz değil mi?

          Ülkemiz tarım arazilerinin 27’de 1’i kadar tarım arazisi olan Hollanda’nın 2022 yılında topraklarını nasıl işleyerek dünya tarımsal ihracat 2.si olduğunu biliyor muydunuz? Hollandalı yetkililer bu kadar az alanda bu kadar büyük bir tarımsal üretimi nasıl başardılar? Hiç araştırdınız veya ekip gönderdiniz mi?

          Göndermediniz değil mi?

          Ülkemizdeki tarımsal üretimin olması gerektiği gibi olmadığı konusundaki suçu ve acizliği başkalarında değil de kendinizde aradınız mı hiç?

          Aramadınız değil mi?

          Ülkemizdeki hobi bahçelerinin sayısının 5 milyona ulaştığını biliyor muydunuz? Her hobi bahçesi bir aile olarak düşünüldüğünde, camiamızın 20 milyonluk koskocaman bir aile olduğunun farkında mısınız?

          Değilsiniz değil mi?

          Ülkemizdeki tarım arazilerinin hepimize yeteceğini, toplamda 240 milyon dekar tarım arazimiz olduğunu biliyor muydunuz? Ve yine ülkemizdeki nüfusun 20 milyon aileye tekabül ettiğini düşünerek, bunların her birine 300’er metrekare, hobi bahçesi adı altında tarım arazisi verildiği taktirde toplamdaki oranın %2.5’ğu bile geçmeyeceğinin hesabını-matematiğini yaptınız mı hiç?

          Yapmadınız değil mi? 

          Bize gönderdiğiniz tutanaklarda hobi bahçesine dönüştürdüğümüz tarım arazilerinin eski haline dönüştürülmesini emrediyorsunuz. Bunun mümkün olmadığını, harcanacak tüm paraların boşa gideceğini, yıkım müdahalelerinin sonrasında hiçbir şekilde oralarda tarımsal üretim yapılamayacağını biliyor muydunuz?

          Bilmiyordunuz değil mi?

          Ve yine bize gönderdiğiniz tutanaklarda kişi başı on binlerce Liralık para cezasına çarptırıldığımızı, bu para cezalarını ödememiz gerektiğini ve ödemediğimiz taktirde varsa başka mallarımıza el koyacağınızı veya hapis ile cezalandırılacağımızı emrediyorsunuz. Maalesef sayenizde karnımızı doyuracak kadar bile gelirimiz kalmadı. Olmayan bir şeyi nasıl alacaksınız? Emeklinin, işçinin, dar gelirlinin bu kadar cezayı ödeyemeyeceğini bilmiyor musunuz? Hangi ülkede yaşadığınızı sanıyorsunuz? Ülkemiz insanının gelir düzeyinin çok düşük olduğunun farkında değil misiniz?

          Değilsiniz değil mi?

          Israrla yıkacağız dediğiniz hobi bahçeleri sahiplerinin buraları bin bir güçlükle,

dişinden-tırnağından arttırarak meydana getirdiğinden haberiniz var mı?

          Yok değil mi?

          Rusya Devlet Başkanı Putin yakın zamanda kendi meclisinden bir yasa geçirdi; Genetiği ile oynanmış bitki yetiştiren kişileri terörist olarak değerlendirecekler! Gayet yerinde bir karar.

          Yıllar içerisinde çıkardığınız yasalarla genetiği ile oynanmamış sağlıklı bir bitki mi bıraktınız?!. Bunu reddediyoruz. Kendi organik gıdamızı kendimiz yetiştireceğiz bundan sonra. Gelecek neslimizin; Çocuklarımızın ve torunlarımızın gıda güvenliğini önemsiyoruz. Sağlıklı gıda ne demektir biliyor musunuz?

          Bilmiyorsunuz değil mi?

          Eskişehir’imizin %94’ünün tarım arazileri üzerinde kurulu olduğunu ve halen tarım arazileri üzerinde genişlemeye devam ettiğini, elitler istediği taktirde her şeyin mümkün olduğunu, bizim gibi dar gelirli vatandaşlar istediğinde ise önümüze bentler ördüğünüzü biliyor muydunuz?

          Eveeetttt..Bunu çok iyi biliyorsunuz…Bundan %100 eminiz.

          Dinimizde ve töremizde istişarenin çok önemli olduğunu ve hatta bazı müçtehitler tarafından farz olduğunun bile tespit edildiğini biliyor muydunuz?

          Bilmiyordunuz değil mi?

          Aslında bizler de bazı şeyleri bilemiyor ve anlamlandıramıyoruz. Örneğin devletimizin ve milletimizin Gazze başta olmak üzere dünyanın muhtaç ülkelerine elinden gelen yardımı yaptığını gururla seyrediyoruz. Ancak devletimizin içerideki mazlum vatandaşlarına karşı nasıl bu kadar acımasız olduğunu anlayamıyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın da şikayeti bizimle aynıydı. “Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.”

          Hiçbir siyasi parti gözetmeksizin ülke yöneticilerine sesleniyorum; Artık size en ufak bir saygı duymuyoruz, farkında mısınız?

          Farkında değilsiniz değil mi?

          Çok yazık!

          Emrinizdeki binlerce bürokratınızda mı sizi bilgilendirmedi? Yoksa siz bu kadar imkana rağmen bilgi ve görüş alma gereği bile duymadınız mı?

          Duymadınız değil mi?

          Yaa siz ne yapıyorsunuz? Ne yaptığınızdan haberiniz var mı? Neyin kafasını yaşıyorsunuz?

          Vatandaşlık memnuniyeti ayağa düşmüş. Gençlerimiz ilk fırsatta ülkeyi terk etmek istiyor. Dar gelirli vatandaşlarımız bunalmış artık. Toplumsal mutabakattan söz bile edilemiyor.

          Ama dur, bu böyle gitmez.

          Seçimler yaklaştığında, öncesinde adam yerine koymadığınız bizlerin ayaklarına kadar gelip oy istiyorsunuz ya! Ancak ne yazık ki seçimlerin hemen akabinde de burnunuzdan kıl aldırmıyorsunuz ya!

          Ama dur, bu böyle gitmez, uyandık artık. Vaatlerinize karnımız tok, aldatamazsınız bundan sonra bizi. Bizler oylarımızla sizleri o makamlarınıza yerleştirdik. Ve yine oralardan indirmeyi de biliriz. Bu denli vicdansızca eziyet edecekseniz, önümüzdeki seçimlerde hangi yüzle gelip te bizlerden oy isteyeceksiniz?! Artık o dönemler bitti. Hani seçimlerde istediğinizi elde ettikten sonra bizlere adeta zırnık koklatmıyorsunuz ya! Biz de bundan sonra sizlere kim olursanız olun zırnık bile koklatmayacağız. Önce oy, sonra hizmet dönemi sona erdi. Bundan sonra önce hizmet, sonra oy dönemi başlayacak.

          Aklınızı başınıza alın. Zira bizden alacağınız pek te bir şey kalmadı artık. Huzurumuzu aldınız, evlerimizi aldınız, refahımızı aldınız, paramızı aldınız. Almadığınız bir tek canlarımız kaldı. Onu da alın da katil Israil’den bir farkınız kalmasın isterseniz.

          Şimdi ben size istifa edin desem istifa etmezsiniz. Çünkü bulunduğunuz makamlara layık olmadığınızı da bilmiyorsunuz değil mi?

          Yoksa siz her şeyi biliyorsunuz da bilerek ve isteyerek mi bizlere zulüm ediyorsunuz? Milletimize bu kadar zulmü nasıl olup ta reva görebiliyorsunuz? Yoksa siz milletinize düşman mısınız?

Madem hakkımızda hiçbir şey bilmiyorsunuz, gelin biz size her şeyi anlatalım…

ÜLKEMİZDEKİ HOBİ BAHÇESİ GERÇEĞİ

          İnsanoğlunun ve tüm canlıların hayatta kalabilmesi için elzem bir kaynak olan gıda,  devletler ve milletler bakımından her çağda güç ve çıkar mücadelesinin en önemli ögelerinden biri olmuştur.

          Gıda güvenliği, ulusal gücün önemli parametrelerinden biridir ve ülkelerin demografik yapılarının korunması açısından da gereklidir. Gıda güvenliği devletlerin siyasi ve ekonomik açıdan kalkınmalarının da önünü açar. Son yıllarda tohum ve perakende sektörü, gıda kartelleri, küresel şirketler ve zincir marketlerin eline geçmiştir. Bu durum devletler ve milletler için son derece büyük riskler barındıran, stratejik öneme sahip bir gelişmedir. Öyle ki, gıda kartelleri Covid-19 pandemisi döneminde dünyada ve ülkemizde gıda piyasalarını rahatlıkla maniple edebilmişlerdir.

          Gıda kartellerinin ve küresel güçlerin amacı devletler ve milletler üzerinde gıda bağımlılığı yaratmak ve bu durumu güç, finans ve politik alanlarda kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktır. Gıda güvenliği sadece gıda ile alakalı değil, doğrudan ulusal güvenlikle de ilgilidir. Kronik açlık bireyleri, milletleri, devletleri ve ulusal sınırları da tehdit eden bir gerçekliktir. Açlık çeken, açlıktan ölmekte olan ve gıdaya erişim imkanı bulamadığı için ailesine bakamayan kişiler gerginlik, çatışma ve şiddete yol açabilecek bir buhrana düşebilirler.

          Herhangi bir savaş, afet, pandemi veya gıda kartellerinin piyasaları maniple etmesi durumda insanımızın- insanlığın kendi kendini besleyebilmesi son derece hayati bir durumdur. Tam da bu sebeplerle Hobi bahçelerimizin önemi berrak bir şekilde anlaşılabilmektedir.

          Dünyanın 100’ü aşkın ülkesinde hobi bahçeleri vardır ve yasaldır. Söz konusu ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de sayıları 5 milyonu bulan hobi bahçeleri bulunmaktadır. Ancak bunlarla ilgili henüz yasal bir düzenleme yapılmamıştır. Son zamanlarda ülkemizdeki hobi bahçelerine yönelik yeterince inceleme ve araştırma yapılmadan ezbere bir bakış açısıyla devlet kurumları tarafından hukuki dayanaklar öne sürülerek yıkım işlemleri başlatılmıştır.

          Dünyadaki hobi bahçelerinin ilk örnekleri 1890 Almanya’sında ortaya çıkmıştır. Sonrasında Avrupa ve dünyadaki çok sayıda başka ülkelere de dönemin Alman Hükümetinin uygulamaları örnek olmuş ve günümüz dünyasında 100’ü aşkın ülke, yasal ve sistematik olarak hobi bahçeleri inşa eder hale gelmiştir.

          Ülkemizdeki hobi bahçelerine karşı genel geçer tavrın yeterince araştırma ve inceleme yapılmadan, ezberci düşüncelerin ürünü olduğu aşikardır.

          Ülkemiz zirai üretim arazilerinin toplam alanı 24 milyon hektar, yani 240 milyon dekardır. Ülkemizde bulunan ortalama 20 milyon ailenin her birine 300’er m2 tarım arazisi tahsis edilse bile, toplamda ülkemiz tarım arazilerinin sadece % 2.5’i kadar bir bölümü, yani 6 milyon dekarlık bir arazi hobi bahçelerine dönüşmüş olacaktır. Böyle bir dönüşüme uğramış %2.5’lik bir tarım arazisi alanı için “tarım dışı kalmış arazi” tanımını yapmak ta yanlıştır. Hobi bahçelerine dönüşen arazilerde yapılan tarımsal üretim miktarı, söz konusu arazilerin eski (tarla) hallerine nazaran 20-25 kat daha fazladır. Tarımsal üretim demek sadece arpa, buğday vb. üretmek demek değildir. Canlıların tüketebildiği her türlü üretim, tarımsal üretim kapsamındadır. Ülkemiz hobi bahçelerinde çok çeşitli tarımsal ürün başarıyla yetiştirilebilmektedir. Söz konusu alanları “Hobi Bahçesi” ismiyle tanımlamak bizleri tam ve doğru bir sonuca götürmez. Söz konusu yerler için “Kent Tarım Bahçeleri” ismi daha uygun olacaktır. Günümüz Türkiye’sinde gıda üretimi, gıdaya ve tohuma ulaşım, son derece maniplasyona müsait, riskli ve sürdürülebilirliği kırılgan bir hale gelmiştir. Dünyada ve ülkemizde tohum üretimi maalesef birkaç devasa şirketin eline geçmiştir ve söz konusu şirketler her geçen yıl daha da bu alandaki hakimiyetlerini güçlendirmektedirler. Pekala bu durumu çıkarları doğrultusunda stratejik birer silah gibi de kullanabilirler. Bu durum milletlerin ve devletlerin bekası ve bağımsızlıkları açısından hayati önem arz etmektedir. Ata tohumlarımız ne kadar da tükenmek üzere olsa bile hobi bahçesi sahiplerimiz bir şekilde bunlara ulaşmış ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda en az 1-2 yıllık tohum stoğu yapmışlardır.

          Kentlerin kendi kendilerini besleyebilmeleri son derece stratejik bir durumdur. Bu nedenle hobi bahçeleri sürdürülebilir hayatı destekleyen önemli yapılanmalardır. Hobi bahçelerini yıkmak yerine daha da yaygınlaştırmak akıllıca bir uygulama olacaktır.

Ülkemiz üst düzey risk grubundaki deprem coğrafyasında bulunmaktadır. 6 Şubat Depreminin yıkıcılığı ve öldürücülüğü bunun ispatıdır. Depremleri durduramayız. Bununla birlikte yapı stoğumuzun kısa süre içerisinde depreme dayanıklı yapılarla yenilenmesi de mümkün değildir. Bunun için yeterli düzeyde finansal kaynağımız, ekipmanımız ve iş gücümüz de yoktur.

          Yıkıcı depremler ve büyük yangınlar sonrasında yaşanılan en büyük sorunlardan birkaçı barınma ve beslenme sorunlarıdır. Bu ihtiyaçlara yönelik geçici barınaklar (konteyner, çadır) oluşturulmaya çalışılsa da, hem ihtiyaçlar zamanında karşılanamamakta, hem de kalıcı yapılar yapıldığında söz konusu geçici barınaklar tekrar kullanılamayacak hale gelmektedir. Bu durum bu tür geçici yapılara harcanan paraların geri dönüşümünün mümkün olmadığı anlamına gelmekle birlikte, söz konusu geçici barınak alanlarındaki alt yapı sorunları da cabasıdır.

          Hobi bahçelerinin çok büyük bir bölümü her türlü hava ve iklim şartlarına karşı tam donanımlıdır. Isınma, pişirme, temizlenme ve barınma gibi ihtiyaçları karşılayabilecek malzeme ve ekipmanlarla donatılmışlardır. Ayrıca bahçe sahiplerimizin kendi üretimi olan 5 kişilik bir aileye en az 6 ay yetecek kadar gıda stoğu da söz konusu hobi bahçelerindeki her yapıda mevcuttur.

          Herhangi bir deprem, savaş, pandemi, afet veya kıtlık zamanında milyonlarca insanımız ülkemizde halen mevcut olan 5 milyona yakın hobi bahçelerinde pekala zahmetsizce barınabilirler.

          Tarım arazileri üzerine yapılan “kaçak” yapıların yıkımına yönelik uygulamaların amacı, hobi bahçelerine dönüştürülmüş arazilerin tekrar eski hallerine getirilmesini hedefleyen bir düşüncenin uzantısıdır. Ancak bu mümkün değildir. Hobi bahçelerine dönüştürme amacıyla söz konusu tarım arazilerine yapılar yapılmış, betonlar atılmış, yol düzenlemeleri için mıcır dökülmüş, tel örgüleme yoluyla bağımsız bölümler oluşturulmuş, elektrik ve su alt yapısı maksadıyla kablolama ve borulama işlemleri yapılmıştır. Tüm bu eklentilerin ve malzemelerin topraktan ayrıştırılması mümkün değildir. Böyle bir teknoloji yoktur. Yıkım ve eski haline dönüştürme çabaları ancak tamamen işe yaramaz boş alanların oluşturulmasıyla veya moloz yığını alanlarının meydana getirilmesiyle sonuçlanacaktır. Hobi bahçelerine dönüştürülerek ülke ekonomisine daha büyük katkı sağlayabilecek düzeyde meydana getirilen yapılanmalara karşı başarılı olma ihtimali olmayan geri dönüşüm (yıkım) çabaları abesle iştigaldir. Görüldüğü üzere yukarıda bahsettiğimiz geri dönüşüm çabaları ne mümkündür, ne de efektiftir. Ayrıyeten mevcut pozitif işlevsellik gösteren hobi bahçelerinin yıkımı için de kar getirmeyecek bir şekilde devasa miktarlarda para harcamak gerekmektedir.

          Hobi bahçelerinin gerekliliği sadece tarımsal üretim, depremlerde barınma vb. sebeplerle yeterince anlatılamaz. İnsanlarımızın barınma, beslenme vb. gibi fiziksel ihtiyaçlarının yanında en az bunlar kadar önemli olan psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçları da vardır. Kent yaşamının keşmekeşi ve maddi sıkıntılar gibi sebepler insanlar üzerinde menfi etkiye sahiptir. Ülke insanımızın huzur ve mutluluk endeksi diğer dünya ülke insanlarına kıyasla ileri derecede negatiftir.

Bu durum istenmeyen şiddet eylemlerinin de artışını beraberinde getirmektedir. Hobi bahçelerinde bulunan yapılaşmaların şekli kültürel iletişimi, sosyalleşmeyi, huzurlu ve mutlu bireyler olmayı müspet yönde etkiler. Çocuklarımız zararlı dijital ekran bağımlılığından kurtulabilir. Ve yine çocuklarımız sıkıntılı hallerde hayatlarını sürdürebilecek bilgi ve beceriler edinebilirler.

          Ülkemizdeki hobi bahçelerinin asgari toplam değeri 147 milyar dolardır. Ülkemizin içinde bulunduğu finansal darboğaz ve coğrafyamızdaki yüksek riskli savaş olasılığı düşünüldüğünde, milletimizin sahip olduğu bu değerlerini yok etmek yerine %10 vergilendirme neticesinde elde edilebilecek kaynak milyar dolarlar olacak ve devletimiz ve milletimiz için tabiri caizse adeta “ilaç gibi” gelecektir.

Tüm bu nedenlerle mevcut hobi bahçelerine yönelik mevzuat gerekçeli menfi uygulamalar (yıkım) ivedilikle durdurulmalı, çok kapsamlı ve bilimsel bir “Hobi Bahçeleri İnceleme ve Araştırma Komisyonu” kurulmalıdır. Akabinde mümkün olan en kısa süre içerisinde ülkemizdeki hobi bahçesi yapılaşmaları hak ettikleri yasal statüye kavuşturulmalıdır.

          Şimdi bir şeyler anladınız mı?

          Anlamadınız değil mi?

          Hani binbir zorlukla sizlerden randevu alıp kendimizi anlatmaya geldiğimizde diyorsunuz ya; “Biz muz cumhuriyeti değiliz, yasalara ve hukuka saygılıyız ve yasalara ve hukuka uygun şekilde hareket ederiz.”

          Madem öyle;

          Şiir okuduğunuzda sizi içeri atan hukuk ve yasalara neden itiraz ettiniz.

          Üst düzey bir bürokratınız hukuk ve yasalara dayanılarak savcılık tarafından ifadeye çağrıldığında, o bürokratınıza ifade vermek üzere savcılığa gitmemesi gerektiğini, kendisini zorla almaya gelen güvenlik güçleriyle gerekirse çatışmaya girmesini neden emrettiniz?

          Son zamanlarda bazı Belediye Başkanlarının hukuka ve yasalara dayanılarak tutuklanması olayları gerçekleşiyor. Madem hukuk ve yasalar mutlak adalettir; Neden bu Belediye Başkanlarınızı hapisten çıkarmak için aylardır binlerce kişiyi sokağa dökerek yıkıcı protestolar ve eylemler yapıyorsunuz!

          Sayın yetkilendirdiklerimiz; Hukuk demek adalet demek değildir. Hukuk değişen toplumsal ihtiyaçlara ayak uyduracak şekilde ivedilikle güncellenmesi gereken bir olgudur. Dünyadaki diğer 104 ülkede olduğu gibi hobi bahçelerimizin yasal statülerine kavuşmasının zamanı gelmedi mi? Size verdiğimiz yetkiyi kullanarak bizlere uyguladığınız bu zulmü bir an önce durdurun. İvedilikle bir “Hobi Bahçeleri İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu” kurun.